Sevecenlik sadece gözlerinizin ışıl ışıl bakmasını sağlamakla kalmaz; kalbinize sükut getirir, iç huzurunuz çoğalır, hissiyatınız kuvvetlenir, canlılara hatta cansız nesnelere dahi şefkatle ve özenle bakarsınız, davranırsınız. Onlarla bir olursunuz. Özen ve kıymet verilen şeyler size olumlu hissiyatla cevap verir her zaman.
Kalpten söylenilen her ifade karşılığını bulur. Günlük telaşlar, sabırsızlık maalesef günümüz insanlarının hayatta önüne çıkan güzellikleri görmesine engel oluyor; zaman zaman iletişim sıkıntılarına da dönüşüyor bu. İki taraftan birinin ruh haline bağlı olarak.
Peki ne yapacağız kalbe giden yolu bulmak için? Aldatılmışsak öfkeliyiz, kaybımız varsa yastayız ya da sağlık sıkıntımız olabilir. Bunlar bizi alıkoyuyor şefkatli sevecen davranmaktan. İkinci plana atabiliyoruz.
Hatırlayarak bunu çözebiliriz. Çocukluktan bir anıyı hatırlamak mesela, sevdiğimiz şarkıyı anımsamak belki, izlediğimiz bir filmdeki içimizi ısıtan sahne, özlem duyduğumuz arkadaşımızla kucaklaşmak… Sana bunu hatırlatan resimleri, görselleri, yazıları biriktirebilirsin.
Dijital dünyada hatırlamak artık kolaylaştı.
Önerilerim burada…
Kayıt altına al sevdiğin şarkıları, listeler oluştur. Spotify çok ideal bunun için.
Ya da telefonundaki notlar sekmesini düzenli aralıklarla güncelle, aklına gelenleri kayıt altına al.
“Öz” bizi buldukça sağlamlaşacağız.
Tabii kayıtlar artıkça sadeleşme de gerekecek. Bu yüzden gözden geçirmeyi düzenli aralıklarla yapmalısın.
Sevecen dünya burada başlıyor. Bu oyun halinde olmamızı, düşünmemizi de sağlıyor. Sen olumlu hisler içinde yaklaştıkça dünya da sana muzip olman için, hayal bahçesini sunuyor. Bunun faydalarından bir diğeri yaratıcı ve üretken olman. Düşünsene sevecenlik depon hep dolu. Çözüm odaklı düşünmeyi de sağlıyor, okuma ve yazma hızını bile etkiliyor olumlu hisler.
Günü yaşayacak enerjimiz artıyor kısaca.
Rekabettense desteklenme ve dayanışma hissi bize ve kalbe çok daha iyi geliyor.
Lütfen bunun için gereksiz “merak”ları da önle. Bence bazen dijital ortamda tıklamamak lazım o haberlere. Bunun da zihni kirlettiğini düşünenlerdenim.
Hazlarına dikkat et.
Kınadığın şey kendi başına gelmedikçe ölmezsin diye bir söz de var.
Hayat bize koşmayı öğretiyor “karma” yı hatırlatarak.
Bir şekilde olumsuz haberlere “nötr kalabilmek” çok önemli.
Eline, beline,diline hakim ol.
Hacı Bektaş-ı Veli
Dost olmak
Dost oldukça dünyaya çevrendeki dost sayısı da reel anlamında artıyor. Az ve öz tercihin olabilir.
Ama şöyle düşün. Dostça sohbet ettiklerin çoğaldıkça konuşacak konuların da artıyor, okunacak en büyük kitap insandır demişler ya bir insan bir dünyadır. Etrafına pozitif enerjili kişileri çekmen de muhteşem olmaz mı? İş fikirlerin böyle çıkıyor. Önüne güzellikler böyle çıkıyor. Yeni düşüncelerin tohumu böyle artıyor. Olumlu hislerle dolu olmak yaratıcılığı körüklüyor cancağızım.
Beyindeki kimyasalların da bunda etkisi büyük. Okumadıysan Mutlu Beyin kitabını öneririm. Beyindeki nöron sistemini başlangıç seviyesinde anlaman için çok ideal.

Bu kitapta beyindeki kimyasallar anlatılıyor. Alışkanlıklar hayat rütinimizi belirlediği için hangi hormonu nasıl aktive edeceğimize dair kısa alıştırmalar mevcut. Benim favori kitaplarım arasındadır. Bazı kitaplar hızlı okunur, içinde faydalı bilgiler vardır. Sade bir dille yazılmıştır. Kişisel gelişim kitapları genelde eleştirilir. Ama ben okumayı hızlandırdığını düşünerek bunun da gerekli olduğunu düşünüyorum. O yüzden böyle kitaplar olmalıdır ve okunmalıdır. Aa bu arada bu kitabın hakkını yemeyeyim, sağlam bilimsel temellere dayalı bir kitap sade, basit bir dille yazılmış evet ama yazarı akademiden.
Kendinize katkı sağlayabileceğiniz bir diğer blog yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Sevecen günler diliyorum.